
O Tersi Olmayan Bir dir “vahdehu lâşerîke leh”
(Kar©glanin 6 Nisan 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
————
نَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ
أُوْتُواْ الْكِتَابَ إِلاَّ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا
بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ
الْحِسَابِ
———-
Sadakallahul Aziym RA’D Suresi 28. ayet – ALİ İMRAN-19 ayet
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb
—-
İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu), ve mâhtelefellezîne ûtûl kitâbe
illâ min ba’di mâ câehumul ilmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi
âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb
Meali :
o iman edenler varya , onlar Allahin zikiri ile kalplerini doyururlar, Evet kalpler elbette Allahi zikretmekle doyar .
Sadakallahul Aziym RA’D Suresi 28. ayet
Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar,
kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık
yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin
ki Allah hesabı çok çabuk görendir.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN-19 ayet
—oOo—
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Duaların en faziletlisi Arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki
peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz, lâ ilâhe illallahu
vahdehu lâ şerîke leh lehü’l mülkü ve lehü’l hamdü ve hüve alâ külli
şey’in kadîr. (Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir, O’nun ortağı
yoktur, mülk O’nundur, hamd O’na aittir. O, herşeye kâdirdir) sözüdür.”
( Hadis-i Şerif , Muvatta, Kur’ân 32, (1, 214, 215); Tirmizî, Da’avât 133, (3579)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular
“Kim, “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu’l mülkü ve lehu’l
hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” duasını bir günde yüz kere
söylerse, kendisine on köle âzad etmiş gibi sevab verilir, ayrıca lehine
yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama
kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan
hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de
bir günde yüz kere “Sübhânallahi ve bihamdihi” derse hataları dökülür,
hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile.”
Hadis-i Şerif ,[Buhârî, Daavât 54, Bed’ü’l-Halk 11; Müslim, Zikr 28,
(2691); Muvatta, Kur’ân 20, (1, 209); Tirmizî, Daavât 61, (3464)]
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular
“Kim, sabah namazının peşinden ‘La ilâhe illallahu vahdehu la şerîke
leh, lehü’l-mülkü ve lehû’l-hamdü bi-yedihi’l-hayr ve hüve alâ külli
şey’in kadîr.’ (Allah’tan başka ilah yoktur. O birdir, ortağı yoktur,
mülk ona aittir, hamdler de ona layıktır, her çeşit hayır O’nun
elindedir. O her şeye kadirdir.) derse kendisine, Hz. İsmail
evlatlarından bir köleyi âzâd etmiş gibi sevap yazılır.”
Hadis-i Şerif, Kütüb-i Sitte
“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”
“Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”
Yolculugumuza başliyoruz :
Biz ilk sofi oldgumuzda bazi yeni sofi olanlarai görüyorduk daha el alip
tövbe edince,( nakşilerde Toplu zikir olarak hatmeyi hacegan vardir),
ve bu yeni tövbe alanlardan bazilari daha el aldiklari ilk hatmede, hay
huy uy buy bagiriyorlar, neymiş cezbe geliyormuş , biz ikiniveriyoz
gözleri yumup düşünüveriyoz TIK yok, cezbe mezbe yok.
temsili misal ile türkiyede onlarca üniviersite varc dünyada binlerce
üniversite varc ve hersene, her ülkede binlerce doktor, binlerce
mühendis, binlercede hakim yetiştirip mezun eder. ve sen eger doktor
olduysan, seni yetiştirenler zaten senden önce o ilmi ögremiş, ve birde
ögretebilcek derceye ulaşmiş kimselerdi, ve o seni doktur etme şerefi, o
üniversiteye bile ait degilken, ondanda ötesi varken , bazilari dokdur
oldum mühendis oldum diye hava atiyor. halbuki sen dünyadaki binlerce
mühendisden dokdurdan sadece birisisin, senden binlarce varken, kendini
hind kumaşi sanma.ve böyle olunca alim ve mürşidi kamillerin sebebiyle
insanlara Allahu tealadan füyuzat gelir. ve bu füyuzat yani, feyzler
ayni bir enerji gibi kalbe akar, ve kalbe akarken eger kalbin üst
dudagaina carparsa, o zaman insan aci veya gidiklanma hissedince, hay
huy vay vuy diyormuş, bizde hic olmadi haalada olmaz, ve bu kalbinin
kapagi dar olanlarda olurmuş, ve aynen manyatolu cakmak veya arabanin
bujisi gibi, cakmaklari gibi, eger bu elektrik kafasina carparsa cakmak
cakar, ve kivilcm cikarir, ve böylece ondaki cakmanin verdigi kivilcimin
işigi ile, kalp aydinlar, ve orda bir nur, ve bilgi onda aciga cikar,
ancak kalbin kapisi dar ise, işde bu carpa olunca kivilcim meydana
gelir, kalbiin kapisi büyük olanlarin zaten, kalbine testiden bardaga su
döker gibi, feyz kalbin icine dolar, o onda öyle hay huy dedirtcek
olan, cakmagi yakan o kivilcim ve manyatolu cakmakdaki, o eli carpan
elektiriklenme olmaz, onlarda zaten feyiz girince, bilgi aciga cikar,
ve aci vermez. bizde olan ise bu yöntem idi. ve işde bu azicik bir
kivilcim, manyato cakinaca kalbin az bir yeri aydinlaninca aciga cikan
bilgi ile, bu yeni sofiler diger sofillere hava atiyor. lan dangil
senden öncede binlerce sofi vardi, mevlananalar yunuslar, onlardan öte
peygemberler vardi. işde azicik bir bilgi ve feyuz ile bunlar, hemen
oluverdik sandilar, eriverdik sandilar. ne oldu o hay huy diyenler,
bizim tekke dagilinca, bugün bazisi geri kahve cemaati ve kumarci oldu,
bazisi cek karilariya aşna fişne işlerine daldilar, hani erdiydiniz, hay
huy diyordunuz ya, ne oldu ? yani hepsi yalancikdan, agzina bir kaşik
bal calinmiş gibi, bebe sofiler. bunlarda hani o doktur olan birinin
hava atmasi gibi, onlarda oldumcuk oluvermişlerdi, halbuki ilahi
feyzler öyle hay huy demek icin degildir. ilahi feyz ile insanda
bilmedgi bir bilgi şuurunda oluşur, amma bu bilgi ilahi ilhamlar olan,
ulvi ruhlar tarafinda ilham edilen, veya rabbimizden, ve peygamberimiz
muhammeden, veyada şeyhinin sana bildirmek ve malum etmek istedigi
bilgiler olur, veyada şeytani ve kötü ruhlar tarafindan gelen ilham ise,
o zaman onlarsa, şeriata garraya muhalefet etmek, ve ettirmek icin,
insanlara fisteklenen bilgilerdir. işde o feyizlerin ilahi veya şeytani
oldugunu ayirt edecek kadar, insanin şeriat bilgisine sahip olmasi
lazimdir.
ALINTI
Feyz; Arabça bir kelimedir. Feyz; verimlilik, bereket ve ilim anlamına
gelmektedir. Tasavvufî istilahda ise, kalbe gelen her türlü faydalı
bilgiler, hidayet nûru ve zevkli hisler anlamındadır. Başlangıçta
kişinin kalbine gelen hisler ve bilgiler karmakarışık olacağı için kalbe
gelen feyzlerde doğru ile batıl birbirine karışık olarak gelmektedir.
Şeytanın kalbte sebep olduğu hisleri Rahmani duygulardan ayırabilmek
için şeriati iyi bilmek gerekmektedir. Allahu Teala “Bilmiyorsanız zikir
ehline sorunuz.”buyurmaktadır. Zikir Ehlinden maksat, şeriati ilmine
vakıf kimsedir. Yoksa şeriat ilmine vakıf olmadan İlahi isimlerden
birini tekrarlayan kimseler değildir.
Gerek rabıta ile gerekse zikirle veya ibadetlerle kalbte hasıl
olan feyz görünümünde oluşan her türlü hisler şeriat ölçüsü, yani Kur’an
ve Sünnet ölçüsü ile ölçülmedikçe o hislerin ne olduğu anlaşılamaz.
Dervişin fikri ne ise, yani düşüncesi, rabıtası ne ise, zikri o olur.”
deyimince, bir kimse kötü bir kimseyi veya kötü şeyleri sürekli
hatırlarsa, farkında olmadan bir süre sonra o şahsın kalbi ibadetlerden
soğur ve günah işleme eğilimi artar.
Allah’ı ananın kalbi nurlanır. Peygamberleri ve salihleri
hatırlayanların, yani rabıta edenlerin ise, kalblerinde onlar gibi kul
olmak istek ve arzuları güçlenir ve ibadet etmeleri kolaylaşır. Ama
çıplak bir kadını tahayyül edip onu rabıta eden bir kimsenin ise şehveti
tahrik olur, belkide şehevî olarak deşarj olup abdesti bozulur.
Görülüyorki rabıtanın başlangıcı değil sonucuna bakmak gerekir.
Babasını rabıta eden bir kimse, babasının hali ile hallenir ve asla
babasının ahvalinden öteye ulaşamaz. Veysel(Üveysi)Karani hazretleri
Rasulullah’ı değilde kendi annesini rabıta etseydi, o yüksek mertebeye
ulaşabilir miydi? Ama; her şeyin yaratılışını yakîn olarak Allah’tan
bilen bir velinin Allah’a manevi yakınlığını düşünerek rabıta eden
kimsenin kalbi ise, o veliye gelen nurların yansımalarıyla kalp aynası
günah kirlerinden temizlenerek saf nurani bir aynaya dönüşüverir.
Herkese feyz veren Allahu Tealadır.Hidayet feyzi gökten yağmurun yağdığı
gibi istisnasız herkese gelir. Ancak bu feyz ilk çıktığında tertemiz
bir nur olup, sebep olanların manevi durumuna göre değişime uğrar. Tıpkı
kaynağından tertemiz çıkan su gibi. Ama o suyun geldiği borular kirli
ise, ona lağım karışıyorsa, insanı hasta eder. İşte bunun gibi manevi
feyzler de, şeytana uğradığında vesveseye hileye dönüşür. Peygamberlere,
mürşitlere uğradığında ise, hidayet nûru olur ve imanın olgunlaşmasına
vesiledir. Ama günahkâr insanlara uğradığında ise, ikisi arasında bir
durum hasıl olur ki, neticeye ulaştırmaz. Çünkü virüslüdür.
İlâhî fezyin bir kimsenin kalbine gelmeye başlama aşamasında,
şeytan ve şehvetin sebep oldukları hislerle karışık olarak gelmesi
yüzünden, salik bunun Rahmani mi, şeytani mi olduğunu idrak edemez. Eğer
kişi istikamet üzere olursa, Allah onu şeytanın desiselerinden korur.
Yoğurdun içinden ayranın ve yağın ayrılması gibi Rabbani feyzde
diğerlerinden, sabah vaktinin fark edildiği gibi ayrılır. Rabbani feyz
öyle İlahi bir nurdur ki, o bir kalbte vukuu bulduğunda o kalpte manevi
güller açılır onun kokusu hiç bir dünyevi kokulara benzemez. O kalbte
bal akıtan pınarlar oluşmaya başlar ki, o feyiz pınarı suyunun tadı hiç
bir dünya tatlarına benzemez. Bu zevke erenler, bu zevke değer vermeyip
Allah’ın rızasından başka istekleri terkedenlerdir ancak.
Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz; “El istikametü
fevkal kerameh” (İstikamet keramettem üstündür.”diye buyurdu. istikamet;
ehli sünnet inancını bilip şeriatin gereğince Allah rızası için amel
etmektir.
ALINTI SONU
Biz yeni nakşi sofisi olduk, ve ve bizim kalbimize feyizin aktigini
hissetmeye başladik, ve fakat bizde öyle, aci vercek cezbe denen olayi
meydana cikarcak olan, elektrik carpmsi olmuyordu, ve ilk defa o
feyizleri algilamaya başlamamiz şu olay ile oldu:
1994 veya 1995 Seneleri olcak Avusturya nin Gmund ili Schrems
Belediyesinde oturuyorum. Waidhofende yaklasik 20-22km uzakta bir
firmaya iş başvurusu ıçın yola çıktım arabayla iki kilometre gittim
icimden bir ses “Zararın Neresinden Dönersen Kardır” diyor bende
düşündüm zaten yola ciktik yolunda bir kismini gittik bunun eger
benzinden tasarufu olcaksa zaten benzin gitti kar neresinde diye yola
devam ettim.
sonra waidhofen kavşagina geldim yine ayni ses Zararın Neresinden
Dönersen Kardır diyor, dedim artik yolu yariladik bunun karımı kaldı ben
gidende iş başvurusu yapan dedim, yola devam ettim. sonra waidhofene
vardim şehirin icinde Mondo marketi var, girende semel cöregi alan diye,
karşısına parkettim. park levhasina dikkat etmemişim girdim, 5 dakkada
semmel cöregi aldim ciktim, arabanin camina polis 300 schling ceza
yazmiş, ceza kagidini bırakmış gitmiş. kafa DANK DANK etti haaaaaa
Zararın Neresinden Dönersen Kardır ne demek anlayiverdim amma bize gelen
o ilhama dikkat etmedik zarar ettik. sonra gittim iş başvurusunu
yaptim, he hüm dediler aldilar başvurumu, ne aradilar ne sordular.
velhasil kelam rabbim melekeleri ile bize ilham etti, Zararın Neresinden
Dönersen Kardır buyurdu, amma biz daha o zamanlar toy bir delikanlıyız
kaala almadık ve sonunda 300 schling zarara ugrayanlar olduk velhasil
siz siz olun eger şeriata aykiri olmayan bir ilham size gelirse ve
derseki Zararın Neresinden Dönersen Kardır hemen orada yoldan dönün evet
Zararın Neresinden Dönersen Kardır .
Karoglan Raşit Tunca 1994 veya 1995 senesi Avusturya Waidhofen Thaya Hatırası
bu hatirada oldugu gibi, bazilari gelen feyiz ile işde, hay huyu deyip
hava atarlar, halbuki feyz öyle cezbe geldi diye hava atmak icin
degildir, o bir bilgidirki, senin dünyan ve ahiretine hayirli olcak, bir
bilgidir. ve biz böylce ilk füyüzatlari almaya ve anlamaya başladik, ve
bugün bu vaazlari yazdigimiz ilhamlara kadar geldik.
ve gecen hafta dedikki : Allah her yarattiginin ANTi sini yaratmiş, ve
onunla onu hesaba cekip, birisi aşiri giderse, onun ANTi siyle digerini
terbiyet eder, ve suyu ateşle ateşi suyla terbiyet eder dedik. ve Bu
vaazlar Amerikaya kadar ulaşdiki, Amerikali, barbadoslu şarkici rihanna
yeni albümün adini “ANTi” koydu. ve bizler bunu anlattrikdan, günler
aylar sonra bilim adamlari cernde, anti maddeyi bulmuşlar, ve bu yeni
yüzyil “ANTI madde yüzyili” olmuş oldu. matematikciler 1 in tersini yani
antisini SIFIR olarak tesbit etmişler, ve 1 i kehrwertini cevirince,
sifira dönüştürüyor, ve bilgisayarin bütün işletim sistemi, şimdiye
ekadar bu bir ve antisi sifirlardan oluşmakdaydi, ve SPS denilen
fabrikalarda makinalarin robot işletim sisteminin yazilimlarida, yine 1
ve 0 lardan oluşmkda ve yani mesala “10101110011010101” gibi bir
yazilim. ve bunu bulan bilen kafir deccal ve adamlari, işde dedigimiz
gibi, ben dünya ve sisteme “yaz mevsimine dogru git” diye bir frekans
yolladigim zamanki frekansi alip, onun ANTi si ile kehrwertini alinca,
ben “kar yagsin” dediysem, o tersine cevirip “güneş acsin” veya “yagmur
yagsin” haline gertiriyor, ve mevsimler ve dünya bu sebeble, benim ile
deccalin kavgasindan dolayi kaosa girdi, ve Ziynet sali “mevsimsizim”
şarkisi yaptiki, dillerde rabbim bunu dolaştirir oldu, halbuki ben
mevsimsiz degilim, Ben mevsimi ayarlarken, yaptigim frekansin ANTISI
ile mumel edip, benimle savaşiyor kafir Deccal , amma filler tepişir,
olan karincalara olur derler. olan dünyanin mevsimine oluyor, ve
bitkileri soguk vuruyor, yada sickdan kavruluyor, Bunlar neden ? cünkü
bu kafir deccal yüzünden . Peki Allah ,bu kafir deccali neden yaratti
dersek, eger o gercek mehdi bensem de başkasiysada, egr sapitip yanliş
yaparsak, bizi terbiyet etmek icin, bize ANTi madde gibi, yani
hilafimiza muhalefet etsinki, biz dogruyu bulalim diye yaratti, amma bu
dangil, hakkima tecavüz eder oldu, ben onunkini ihlal etmiyon amma, o
benimkini ihlal ediyor.
Ve Dedikki “la mevcude illallah” deyince Allahdan gayri bir mevcudat
yoksa, o zaman bizler Allahin parcalari oluruz gibi bir mana olur, ve
öyle olunca o zaman kiyamet ne? Allah KIYAMET ile herşeyi yok edecekse,
var olan bizleriz, yok olcak olunca, Allah kendinimi yok etcek, bu
böyle olmaz demişdik, ve Allah: o parcalarin da üstünde olan bir “Rab”
dedik.
ve Allah icin, baştaki hadisde gecen, peygambeerimizin bize ögrettgi
ögreti ile “vahdehu lâşerîke leh” yani demek olurki: “O (Allah) Tersi
olmayan bir demekdir” yani ANTISI olmayan BiR veya 1, yani eger 1 in
tersi matemetikdeki gibi SIFIR olsa, Haaşa Allaha muhalif Bir tanri daha
olmasi lazim gelir, oysaki Allahi: “ANTiSI olmayan” diye tarif ediyor
muhammed. yani kehrwerti olmayan, bir arapca vahid ve onun kelime olrak
yazinca ters yazabilirsin “dihav” olur ve bu fonksiyon onda olmaz, o
zaman türkce “Bir” onunda tersi var “rib” olur o da degil, yine almanca
“ein” tersi “nie” oda olmaz, varlik ve yokluk demekdir bunlar , peki
ingilizce “one” onunda tersi var “eno” oda olmaz.
ve mesela “tebbet” arapca yazinca tersi yine “tebbet” dir öyle “bir”
ki tersi olmayan “bir” yani tersde cevirsen bir, düzde olsa bir olan bir
“vahdehu lâşerîke leh”
bu dahi Allahin sifatlarindan birisidir, hani bunu bulunca, “bu
Allahdir” tamam bulduk degil, Allahin 99 bilinen ismi ve sifati oldugu
gibi, daha bizlerin bilmedigimiz binlerce milyonlarca,….. ismi sifati
vardir.
mesala Allah in bir ismide “şehiddir” ve Zekeriya ve Yahyanin şehid
edilme sebebi, bu yüzdendirki, Allah o iki peygamberinde şehid Allah
olarak tecelli etmesi icindir. ve onlarin lakablari “Sallu ala Zekeriya
ve Yahya şehidullah” dir.
—oOo—
Hocanin birisi bizim anlattigimiz “vahdet” meselesini inkar edip, bize
münkirlik ediyor, ve “Eger bizlerde Allah teceli ediyorsa, o zaman
bizler Tanri oluyorsak, binlerce milyonlaraca insan var, ve o zaman
milyonlarca tanri var demek olur,ve milyonlarca tanri olunca bu dünya
helak olur, o, der böyle olcak, beriki der, hayir şöyle olcak, ve kainat
bozlur diyor.”evet dogru ve fakat yinede yanliş, işde biz vahdeti vücut
olunca, bize hilaf eden deccal işde bize hilafindan mevsimleri bozdu,
nerden ögrendi bunu ? bizden ögrendi, bizim ANTIMIZ olarak, bizim
yaptiklarimiza ANTi fonksiyonu uygulayinca, halifelik ikilendi, ve
vahdet halbuki bir demek, iki bir olmazki, matematikde 1 in antisi
sifiri olunca, benim ziddimi tersimi sifri olarak alinca, o zaman, ben
yokum demek gibi mana cikar, öyle olunca, ben yokken, o var, o yokken
ben varim. ve gece yokken gündüz var, gündüz gidince gece var, bunlarda
bir kavga yok halbuki, ve yine temsili misal ile bir köyde 30 aile
varsa, 30 tane ev var her evde kari, koca, ve cocuklar, dede, nine var
ise, o zaman onlarin herbirinin (her bir evin) ayri bir aile olmasi,
babalarinin farkli olmasi, bulunduklari köyde yaşanmasinda ve o köyün
yönetilmesinde bir sorun yapmaz, her aile reisinin ayri başi babasi var,
ve kendi durumuna göre, zengin veya fakir, bilgili,
bilgisiz,…………..olabilirler. ve yine köyün başi muhtar veya,
belediyelikse, belde başkani oluyor, varmi sorun? yok. yine bir ilce
veya şehir onlarca köyden oluşsa binlerce aileden evden oluşsada,
onlarin yönetilmesi, yine secimle tayin edilmiş olan bir belde başkani
ile olmakda, varmi bir sorun? yok. ve yine bir üste cikinca bu sefer
şehirlerden secilen milletvekilleri o şehirlerin yönetimini, başkentteki
meclisde yönetmekdeleer. varmi bir sorun? yine yok, o zaman sen,
bizlerin halife olmamizi, ve herkesde Allah tecelli edince, ve Allahligi
ögrenince, sen ben o vahid olan Allah olmasakda, allahin bir sifatinin
tecellisi, veya bir fiilin işlemesi icin, görevde olan birileri demek,
ve bunlarin binlerce olmasi, vahdet vücut olan, vahid olan Allahin
vahidligini bozmaz, o şek ve şeriki olmayan, tersi olmayan, bir olan,
vahid olan Allahdir,
yine ikinci misal ile : bir bedende binlerce hücre var, her hücre kendi
başina bir devlet gibi, başkenti ve başkani var, yardimcilari var, amma o
hücrelerin bazilari yine grup olarak, mesala bir tel saçı
oluştrumuşlar, o sac yek başina bir baş olmasina ragmen, o Allahin
emrindedir, ve o bedenin hizmetine aamaadedir, ve onun ayri bir baş
olmasi, bedenin vahdaniyetine zarar vermez , diş böyle,dil böyle kulak
böyle, göz böyle hakeza, …. yani vücüt yek olan, ve saclar, killar,
ciger hücreleri, ve cigerin tamami veya, sol tarafi , … vahdaniyeti
bozmaz, beden yine “vahid” ve tekdir. ve tek kafadan yönetilir. her ne
kadar onlar, ayri ihtiyac ile ve fonksiyonlari ile başlik gösterip
hükmetselerde ayri ayri istek ve hukuk sürselerde, onlarin yekligi, yek
olan bedenin vahdaniyetine hic zarar vermez, bilakis bedenin hayri olan
bir hizmetli durumundadirlar, velhasil kelam, daha fazla söze gerek yok
artik, bu kadar sözden sonra anlamayana, ahmak derim artik.
—oOo—
Kapi vardir hekes girer cikar buna umum kapisi derler
Kapi vardir şahsa özel şahsi kapi
ve kapi vardir yalniz anne baba girer, mesala yatak odasi kapisi gibi,
oraya cocuklar girmeye kalkarsa izin alsinlar dedi, Allah ve Muhammed.
Allahu Teala Buyurdular
ا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ
أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنكُمْ ثَلَاثَ
مَرَّاتٍ مِن قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُم مِّنَ
الظَّهِيرَةِ وَمِن بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاء ثَلَاثُ عَوْرَاتٍ لَّكُمْ
لَيْسَ عَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ طَوَّافُونَ
عَلَيْكُم بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ
الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ إِذَا بَلَغَ الْأَطْفَالُ مِنكُمُ
الْحُلُمَ فَلْيَسْتَأْذِنُوا كَمَا اسْتَأْذَنَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ
كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
—
Yâ eyyuhâllezîne âmenû li yeste’zinkumullezîne meleket eymânukum
vellezîne lem yeblugûl hulume minkum selâse merrât(merrâtin), min kabli
salâtil fecri, ve hîne tedaûne siyâbekum minez zahîrat(zahîrati), ve min
ba’di salâtil ışâi, selâsu avrâtin lekum, leyse aleykum ve lâ aleyhim
cunâhun ba’de hunn(hunne), tavvâfûne aleykum ba’dukum alâ ba’d(ba’dın),
kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyât(âyâti), vallâhu alîmun hakîm. Ve
izâ belegal etfâlu minkumul hulume felyeste’zinû kemâste’zenellezîne min
kablihim, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî, vallâhu alîmun hakîm
——–
“Ey iman edenler! Köle ve cariyeleriniz ve sizden olup da henüz büluğ
çağına ermemiş çocuklarınız, yanınıza girmek için şu üç vakitte sizden
izin istesinler: Sabah namazı öncesi, öğle vakti elbiselerinizi
çıkardığınız zaman ve yatsı namazı sonrası sizin için üç mahrem
vakittir. Bu vakitlerin haricinde yanınıza izinsiz girmelerinde ne size
ne de onlara bir günah yoktur. Çünkü onlar sizin yanınıza sık sık girmek
zorunda kalırlar, siz de birbirinizi sıkça dolaşırsınız. Ayetlerini
Allah size böyle açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyle bilen, her işi
hikmetle yapandır.”
“Çocuklarınız büluğ çağına erdiklerinde, kendilerinden önceki
büyüklerin izin istemeleri gibi, bu üç vaktin dışında yanınıza girmek
için izin istesinler. Ayetlerini Allah size böyle açıklıyor. Allah her
şeyi hakkıyla bilen, her işi hikmetle yapandır.”
Sadakallahul Aziym Nur suresi 58 – 59
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular
Ata bin Yesar anlatıyor: Resulullaha (a.s.m.) bir zat gelerek sordu:
“Ya Resulallah, annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?”
“Evet.” cevabını verince, o zat tekrar,
“Ama ben onunla beraber evde oturuyorum.” dedi.
Resulullah ise, “Ondan izin iste.” buyurdu.
O zat, “Ben onun hizmetini görüyorum.” deyince, Resulullah,
“Annenden izin iste, onu çıplak olarak görmek hoşuna gider mi?” diye sordu.
O zat, “Hayır” dedi. Bunun üzerine Resulullah,
“Öyle ise her seferinde yanına girerken annenden izin iste buyurdu.”
Hadis-i Şerif, Muvatta, İstizan:1
Allahu Teala Buyurdular
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ
بُيُوتِكُمْ حَتَّى تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلَى أَهْلِهَا ذَلِكُمْ
خَيْرٌ لَّكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tedhulû buyûten gayra buyûtikum hattâ
teste’nisû ve tusellimû alâ ehlihâ, zâlikum hayrun lekum leallekum
tezekkerûn.
Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi
hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu
davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle
öğüt veriliyor.
Sadakallahul Aziym Nur suresi 27
umum kapisi ümmet kapisina örnek : okul kapisi, cami kapisi ,mezar
kapisi , kilise kapisi gibi umuma veya ümmete ait kapilardir, ve cennet
annelerin ayaginin altinda ise Ve Muhammedin hanimlari icin Allah,
onlar sizlerin annenizdir dedi:
النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ
أُمَّهَاتُهُمْ وَأُوْلُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي
كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ إِلَّا أَن
تَفْعَلُوا إِلَى أَوْلِيَائِكُم مَّعْرُوفًا كَانَ ذَلِكَ فِي الْكِتَابِ
مَسْطُورًا
En nebiyyu evlâ bil mu’minîne min enfusihim ve ezvâcuhu ummehâtuhum, ve
ulûl erhâmi ba’duhum evlâ bi ba’dın fî kitâbillâhi minel mu’minîne vel
muhâcirîne illâ en tef’alû ilâ evliyâikum ma’rûfâ(ma’rûfen), kâne zâlike
fîl kitâbi mestûrâ.
Meali :
Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de
mü’minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allah’ın
Kitab’ına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) mü’minlerden
ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik
yapmanız başka. Bu (hüküm) Kitap’ta yazılıdır.
Sadakallahul Aziym AHZAB Suresi 6
Ve Hatice Annemiz icin gecen hafta bahsettik, ve o Halley yildizi, ve
ümmeti muhammed, ondan indi dedik, ve 11 aydan hayirli olan Ramazan ve
ve halley dedik, ve yani 11 hanimindan daha üstün olan ” Hayrun min Elfi
şehr” veyada 11 aydan uydudan üstün olan yani 11 Ay (receb şaban ,…)
ve Muhammed dediki
“Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır”
Hadis-i Şerif, Kütüb-i Sitte buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular
“Allah tarafından seçilen ay Receb ayıdır ve Receb Allah’ın ayıdır. Her
kim Receb ayına hürmet ederse (yüceltirse) Allah’ın emrine hürmet etmiş
olur, kim Allah’ın emrine hürmet ederse Allah onu Naîm cennetlerine
koyar ve ona en büyük nimet olan rızasını vacip kılar. Şaban benim
ayımdır. Her kim Şaban ayına hürmet gösterirse benim emrime hürmet
göstermiş olur, her kim de benim emrime hürmet gösterirse ben Kıyâmet
günü ona öncü (karşılayıcı) ve yoldaş olurum. Ramazan ayı ümmetimin
ayıdır. Kim Ramazan ayının hürmet gösterir, onun saygınlığını yüceltir
ve ona saygısızlık etmezse, gündüzlerini oruçlu gecelerini de namazla
geçirirse ve tüm organlarını da (günahlardan) korursa Ramazan’dan,
Allah’tan affedilmesini isteyeceği bir günahı olmadığı halde çıkar.”
Hadis-i Şerif, Beyhâkî Fedâilü’l-Evkât s.22; es-Suyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, 3/236.
Ve böyle olunca bizler Muhammed ümmeti olarak, Ramazan kapisindan
dünyaya indik, ve ordanda cennete girecek olanlariz, yani öyle olunca
Haticenin rahiminden inenleriz, ve ümmetin umum kapisi, ve ümmet kapisi,
Hatce kapisidir, cünkü muhammed onu dul olarak aldi, yani hatice
annemiz, daha önce evlenip boşanmişdi, yani ona muhmedden öncede giren
var idiyani ramzan umum kapisi ümmetin kapisi. oysaki muhammed diyorki
şaban ise benim ayimdir, yani şahsa özel kapi, o nedir o da, Hz.Ayşe
Kapisi, ve ondan hic cocukda olmadi diye biliyoruz, ve öyle olunca, o
kapidan bir tek muhammed girdi, ve öylede kalacak, yani “şahsi kapi,
muhammed kapisi” ve yine Recep ise “Allahin Ayi” dedi ve bedende
oksijenin girip cikdigi kapi belli “agiz ve burun” ve akcigerler
Damarlar ve kalp, ve en son kalbe varir, sonrada bütün vücuda ihrac
edilir. yani Allahin girmedigi hücre yokdur, oksijen almayinca zaten o
hücre ölür.
ve Gecenki vaaz la bu konuyu birleştirir isek
Hz meryem icin Allah diyorki
قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا
Kâlet ennâ yekûnu lî gulâmun ve lem yemsesnî beşerun ve lem eku bagıyyâ
Meali: Meryem, “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım hâlde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi.
Sadakallahul Aziym MERYEM Suresi 20. ayet
Ve ona isayi (isa nin tohumunu) koyanda SIRAT Köprüsünü “Zekeri Fiziken
Takmadan” kurmadan isayi koyduki, isa efendimizin kehrwertini alipda,
ordan geri dönüş olmasin diye ki köprüsüz geciş, mehdiye ait giriş
kapisi, mehdi icin kuran, “isa icin mehdi der” mehdi kelimesi isa ile
birlikte gelir kuranda. ve meryeme insanlardan ve cinlerden kimse
dokunmadi ona, yani şahsa özel kapi, mehdiye özel kapi , orasi Tekke
kapisi degil, umuma acik kapi degil, yani şahsa özel, mehdiye özel
kapi, o kapiddan yalnizca o girebilir, ve yine mehdi cocuklari ile
anneleri arasinda SIRAT yok, yol kopuk yani geri dönüş yok, einbahn
strasse (Tek yön yol) yani tersi olmayan kapi ANTi si olmayan kapi, ve
yaklaşik 2000 senedir isayi geri döndürcez diye ugraşirlar, amm onu
döndüremezler, ve herkes O döncek diye bekler, ve onu geri döndürcek
olan kapiyi acacak SIRATI kurcak olanda yine mehdidir.
—oOo—
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn.
Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
FATİHA Suresi 5. ayet
Hocanin birisi diyorki kimseden yardim istememek lazim, yardim ancak Allahdandir, diyor yani meded ve şefaati inkar ediyor.
Cevap:
Ey Adam Sen sabah kalktin, işe gidecen, ve ve bakdinki kahvalti hazir
degil, ve dedin “kahvalti hazirmi işe gidecen” dedin ve hanim dedi “su
kayniyor, daha hazir degil” dedi, ve hani sen Allahdan gayri kimseden
yardim istmeyecekdin ahmak hoca , işde karidan cay kahvalti istedinmi,
oda ocakdan yardim istemiş, ocak su kaynatiyor, madem sen allahdan gayri
kimseden yardim istmeyecen, o zaman hanim kahvalti hazrilayacak diye
bekleme ve deki “Ey Allah bana kahalvarti hazirla ” de bakalim önüne
kahvalti gelcekmi? cay kaynayacakmi? Tabi Tabiiiii Allah senin hizmetcin
öylemi? haşa huzur. işde Allah senin eşinde tecelli edip, senin
istegin, duan muradin olan kahvaltiyi, san hazirlar, amma sen buna işde
itiraz ediyon, evet Allahdan yardim isteyecegiz amma hangi Allahdan
isteyecegiz? senin yaptigin gibi hanimin olan Allahdan istemedinmi sen o
kahvaltiyi, o zman sana yardim eden hanimin ise, o zaman o iyyake deki
“ke” olan Allah, senin karin da teceli etdi, ve sana yardimci oldu,
banada, benim istegim ile, benim “iyyake nestaiyn” dedigim kimse olarak
yardim eder.
Ve Allah seninle, bana yardim eder, benimlede sana, ona, buna yardim edebilir.
“iyakkenestaiyn” meselesi bu kadar basittir anlayabilene.
ve o hoca diyorki şifa vercek diye aspirin alinca, bana asprin şifa verdi olmaz diyor, şifa veren Allahdir diyor!
bunuda şui misal ile anlatacagiz Cevapliyacagiz:
Ey televizyona cikan, ordan dini sohbet eden hoca, TV kanalina geldin,
oturdun masaya, ve kameraman hadi cek dediniz, ve yönetmen başldik dedi,
başladiniz sohbete, madam öyle şifa veren aspirin degil, senin yayini
cekcek kameramanda cekmesin, Allahin kameraman melekleri cekiyor, onlar
yayini yapsin degilmi, yahut o yayini uyduya yollayan cihaz olmadan, o
yayini, sen deki : “Ey Allah, bu cekimi uyuduya yolla” de de yollasin,
yine o uydu olmadan, o yayin dünyaya yayimlansin de Allaha, ve Allah
yayinlasin. Bre ahmak hoca, o evinde seyredenlerin, televizyonu, uydu
cihazi olmadan seyretsinler o zaman. Varmi vesilesz sebebsiz bir olay,
ve bunlarin hepsi birer yardimci ve şefatcidir. ve Allah o yayini
kameraman olurda ceker, yine uydu cihazina yollayan anten olurda, uyduya
gönderir, yine uydu olur dünyaya yayinlar, yine televizyon olur, benim
senin evde gösterir, yahut internet olur, video olur gösterir, sen daha
niye Allahin vesilelerini hice sayiyon, ahmak hoca.
Allah sünnetulah koymuş bu kainata, ve onlar yercekimi, enerji, işik ve
yansima, gölge veya reaksiyon, hiz, gibi ceşitli yasalar var. Ancak
dedik işde birisi ile Allaha karşi gelinirse, veya O nun müminlerine
karşi düşmanlik edecek bir kafir cikinca, onlari iptal edecek olan, onun
(o yasa kanun ve sünnetullahin) ANTi sinide yaratan Allah, onun antisi
ile, onu terbiyet eder, senin ilede antiyi terbiyet eder. ve insan ila
antisi cin, insan ile Antisi şeytan gibi, iyi kötü, gece gündüz,
hastalik ve mikroplar, vesaglik şifa verenler ve temizler olarak
tezahür gösterir. ve eger böyle degilse o zaman
inek süt vermesin ve “İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn.” desin yeter,
süt oluverir degilmi!, zamani gelince cöpcüler cöpleri toplamasin ve
sadece “İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn.” desin yeter, cöpler
toplaniverir degilmi?
Varmi böyle bir dünya dangil ahmak. Herşeyi veya cok şeyi Allah bu
dünyada, sebeblere baglamiş, senm nasil olurda sebebleri inkar ediyon,
agacin dallarini budaklarini inkar eden, agaci inkar etmiş olur, oysaki
Allah sebeblerde, kendini saklamişki, O nu sebeblerden arayip bulmak
bizlere kalmiş.
“Regaip kandili geldi, üç aylara giriyoruz “Regaip Kandiliniz Mübarek Olsun”
Rabbim, Mehdi ve Ceamaatini, AKLI KIT larin ahmakligindan, muhafaza buyursun.
–oOo—
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da’vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
–OoO–
Sessiz Zehirin – ve internetin Sesi ve Onun Şifası Olan – Radyo Karoglan
Ocak – Şubat – Mart – Nisan – Mayıs – Haziran
Temmuz – Ağustos – Eylül – Ekim – Kasım – Aralık
1 Senede/12 Ay
Pazartesi – Salı – Çarşamba – Perşembe – Cuma – Cumartesi – Pazar
1 Yılda/365 Gün
7 Günde/24 Saat
Vaaz – Dini Sohbet – Tasavvuf Sohbetleri – Radyo Karoglanda
Radyo Karoglan
Sessiz Zehirin – ve internetin Sesi ve Onun Şifası Olan – Radyo Karoglan