
Hadîs-î Şeriflerde Hac ve Umre
1. عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ خَطَبَنَا رَسُولُ اللّٰهِ قفَقَالَ يَا
أَيُّهَا النَّاسُ! كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْحَجُّ. قَالَ: فَقَامَ
الْأَقْرَعُ بْنُ حَابِسٍ فَقَالَ: أَفِي كُلِّ عَامٍ يَا رَسُولَ اللّٰهِ ؟
فَقَالَ: لَوْ قُلْتُهَا لَوَجَبَتْ، وَلَوْ وَجَبَتْ لَمْ تَعْمَلُوا
بِهَا، وَلَمْ تَسْتَطِيعُوا أَنْ تَعْمَلُوا بِهَا، الْحَجُّ مَرَّةٌ،
فَمَنْ زَادَ فَهُوَ تَطَوُّعٌ.
İbn-i Abbas’tan (r.a.) rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.s.)bize hitap ederek şöyle buyurdu: Ey insanlar! Hac
size farz kılındı. Bunun üzerine el-Akra’ b. Hâbis ayağa kalkarak: – Ey
Allah’ın elçisi! Hac her yıl mı (bize) farzdır? diye sordu. Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.s.)şöyle buyurdu: – Yok, hayır. Bir defadır. Kim
daha fazla yapacak olursa, o nâfiledir.” (Müslim; “Hac”, 412; Tirmizî,
“Hac”, 5, Tefsir-i Sûre (5), 15. Nesâî, “Menâsik”; “ 1. İbn-i Mâce;
“Menâsik”, 2; Dârimî; “Menâsik”; 4; Ahmed b. Hanbel, I, 255, 292, 301,
321, 325; II- 508. )
2. عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ خَطَبَنَا رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ « أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ فَرَضَ اللّٰهُ
عَلَيْكُمُ الْحَجَّ فَحُجُّوا » . فَقَالَ رَجُلٌ أَكُلَّ عَامٍ يَا
رَسُولَ اللّٰهِ فَسَكَتَ حَتَّى قَالَهَا ثَلاَثًا فَقَالَ رَسُولُ
اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ « لَوْ قُلْتُ نَعَمْ
لَوَجَبَتْ وَلَمَا اسْتَطَعْتُمْ
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Allah’ın Elçisi bize konuşma yaptı ve,-
“Ey insanlar! Allah size haccı farz kılmıştır, haccediniz” buyurdu. Bir
sahâbî, – “Ey Allah’ın Elçisi! Her yıl mı?” diye sordu. Peygamberimiz,
sükût etti cevap vermedi. Sahâbî sorusunu üç defa tekrarladı, bunun
üzerine Peygamberimiz (s.a.s.), – “Eğer ‘evet’ deseydim her yıl hac
yapmak farz olurdu, buna gücünüz yetmezdi” cevabını verdi. ( Müslim,
“Hac”, 412. bk. İbn Mâce, “Menâsik”, 2.)
3. عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ سُئِلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ أَيُّ الْأَعْمَالِ أَفْضَلُ؟ قَالَ: إِيمَانٌ بِا للّٰهِ
وَرَسُولِهِ. قِيلَ: ثُمَّ مَاذَا؟ قَالَ: جِهَادٌ فِي سَبِيلِ اللّٰهِ.
قِيلَ: ثُمَّ مَاذَا؟ قَالَ: حَجٌّ مَبْرُورٌ.
Ebu Hureyre’den (r.a.) rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
“Peygamber (s.a.s.) ‘e: – Amellerin hangisi daha fazîletlidir? diye
sorulunca, o şöyle buyurmuştur: – Allah’a ve Rasûlüne îmân etmektir.
-Sonra hangisidir? diye sorulunca, şöyle buyurmuştur: – Allah yolunda
cihâddır. – Sonra hangisidir? diye sorulunca, şöyle buyurmuştur: – Kabul
olunmuş hacdır.” (Buhârî; “Hac”, 4; “ İman”, 18; Müslim, “İman”, 135.)
4. عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ وَإِقَامِ الصَّلاَةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ وَحَجِّ الْبَيْتِ وَصَوْمِ رَمَضَانَ
İbni Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle
buyurdu: “İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh
olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz
kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî,
“Îmân”, 1, 2; Tefsîru sûre (2), 30; Müslim, “Îmân”, 19–22. Ayrıca bk.
Tirmizî, Îmân 3; Nesâî, îmân 13.)
5. عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ – رَضِىَ ا للّٰهُ عَنْهُ قَالَ سَمِعْتُ
النَّبِىَّ صَلَّى ا للّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مَنْ حَجَّ للّٰهِ
فَلَمْ يَرْفُثْ وَلَمْ يَفْسُقْ رَجَعَ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ
Ebû Hüreyre (r.a.) dedi ki, ben Resûlullah (s.a.s.) ‘ın şöyle
buyurduğunu işittim: “Kötü söz söylemeden ve büyük günah işlemeden
hacceden kimse, annesinden doğduğu gündeki gibi günahsız olarak (evine)
döner.” (Buhârî, “Hac”, 4, “Muhsar”, 10)
6. عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ – رَضِىَ ا للّٰهُ عَنْهُ – أَنَّ رَسُولَ
اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْعُمْرَةُ إِلَى
الْعُمْرَةِ كَفَّارَةٌ لِمَا بَيْنَهُمَا ، وَالْحَجُّ الْمَبْرُورُ
لَيْسَ لَهُ جَزَاءٌ إِلاَّ الْجَنَّةُ
Ebû Hüreyre (r.a.) ‘den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.)
şöyle buyurdu: “Umre ibadeti, daha sonraki bir umreye kadar işlenecek
günahlara kefârettir. Mebrûr haccın karşılığı ise, ancak cennettir.”
(Buhârî, “Umre”, 1; Müslim, “Hac”, 437. Ayrıca bk. Tirmizî, “Hac”, 88;
Nesâî, “Menâsik”, 3, 5, 77; İbni Mâce, “Menâsik”, 3.)
7. عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنْ رَسُولِ اللّٰهِ ـ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ ـ أَنَّهُ قَالَ الْحُجَّاجُ وَالْعُمَّارُ وَفْدُ اللَّهِ إِنْ
دَعَوْهُ أَجَابَهُمْ وَإِنِ اسْتَغْفَرُوهُ غَفَرَ لَهُمْ
Ebû Hüreyre (r.a.) ‘den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.)
şöyle buyurdu: “Hac ve Umre yapanlar Allah’ın misafirleridir. O’ndan
birşey isterlerse, onlara cevap verir. Af isterlerse, onları affeder. ”
(İbn Mâce, “Menâsik”, 5).
8. عَنْ عُمَرَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ
تَابِعُوا بَيْنَ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ فَإِنَّ الْمُتَابَعَةَ
بَيْنَهُمَا تَنْفِي الْفَقْرَ وَالذُّنُوبَ كَمَا يَنْفِي الْكِيرُ خَبَثَ
الْحَدِيدِ
Hz. Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle
buyurdu: ” Hac ve umreyi peşi peşine yapınız. Bu ikisi, körüğün; demir,
altın ve gümüşün pasını yok ettigi gibi, fakirliği ve günâhları yok
eder. Mebrûr haccın sevabı ancak cennettir” (Tirmizî, “Hac”, 2; Nesâî,
“Hac”, 6; İbn Mâce, “Menâsik”, 3)
9. عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ امْرَأَةً مِنْ خَثْعَمَ سَأَلَتِ النَّبِىَّ
صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ غَدَاةَ جَمْعٍ فَقَالَتْ يَا رَسُولَ
اللّٰهِ فَرِيضَةُ اللّٰهِ فِى الْحَجِّ عَلَى عِبَادِهِ أَدْرَكَتْ أَبِى
شَيْخًا كَبِيرًا لاَ يَسْتَمْسِكُ عَلَى الرَّحْلِ أَفَأَحُجُّ عَنْهُ
قَالَ نَعَمْ
İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre; Has’am kabilesinden bir kadın
Müzdelife günü Rasûlullah (s.a.s)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’ın
kullarına farz kıldığı hac ihtiyar babama da farz oldu. Babam yolculuk
yapmaya dayanamaz, onun yerine ben haccedebilir miyim?” dedim. Peygamber
(s.a.v)’de: “Evet” buyurdu.( Nesai, “Menâsikü’l-Hac”, 9; Ayrıca bkz.
Buhârî, “Hac”, 1, “Cihâd”, 154, 162, 192, “Edeb”, 68; Müslim, “Hac”,
407, “Fedâilü’s–sahâbe”, 135, 137.)
10. عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَعْمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ
صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْحَجُّ عَرَفَاتٌ الْحَجُّ عَرَفَاتٌ
الْحَجُّ عَرَفَاتٌ أَيَّامُ مِنًى ثَلاَثٌ ( فَمَنْ تَعَجَّلَ فِى
يَوْمَيْنِ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَنْ تَأَخَّرَ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ )
وَمَنْ أَدْرَكَ عَرَفَةَ قَبْلَ أَنْ يَطْلُعَ الْفَجْرُ فَقَدْ أَدْرَكَ
الْحَجَّ
Abdurrahman b. Ya’mer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Hac arafattır, Hac arafattır, Hac
arafattır, Minâ günleri ise üç gündür.” “… Kim iki gün içerisinde
Minâ’dan Mekke’ye dönerse ona günah yoktur, kim de geri kalırsa yolunu
Allah ve kitapla bulduğu takdirde günaha girmemiş olur…” (Bakara,2/
203) Fecr doğmadan önce Arafat’a yetişen kişi Hacca yetişmiş olur.
(Tirmizi, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 2)
11. قَالَتْ عَائِشَةُ إِنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ قَالَ مَا مِنْ يَوْمٍ أَكْثَرَ مِنْ أَنْ يُعْتِقَ اللّٰهُ
فِيهِ عَبْدًا مِنَ النَّارِ مِنْ يَوْمِ عَرَفَةَ وَإِنَّهُ لَيَدْنُو
ثُمَّ يُبَاهِى بِهِمُ الْمَلاَئِكَةَ فَيَقُولُ مَا أَرَادَ هَؤُلاَءِ
.Âişe (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.s.) şöyle
buyurdu: “Allah, hiçbir günde, arefe günündeki kadar bir kulu ateşten
çok azat etmez. Allah mahlukata rahmetiyle yaklaşır ve meleklere karşı
onlarla iftihar ederek “Bunlar ne diliyorlar?” buyurur” (Müslim, “Hac”,
436; İbn Mâce, “Menâsik”, 56)