
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivitenin Tedavisi
Davranışsal terapinin bazı DEHB olan çocuklarda ilerlemeler yapabileceği
düşünülmektedir. Bunu destekleyici bazı araştırma bulguları olmasına
karşın, kuvvetle yararsız olduğunu iddia eden araştırma bulguları da
mevcuttur.
Davranışsal terapi, bireyin düşünce ve davranışlarının olaylarla nasıl
bağlantılı olduğunu anlamayı hedeflemektedir. Danışman bunu yapmak için
çocuğun yaşamından gerçek örnekler kullanır ve bunları uygulamanın
gerçek yaşamda meydana gelen zorlukları anlamaya olanak sağlamasını
amaçlar.
Davranışçı terapistler bütün davranışların öğrenildiğini varsayar.
Davranışçı yaklaşım gereği, eğer bir davranış öğrenilmişse sönme
ihtimali de vardır. Yani, tepkilere yol açan uyarıcıların
denetlenmesiyle istenmeyen davranış ortadan kaldırılabilir. Elbette
uygulamada bu kadar basit değildir.
Bu kısımda DEHB olan çocuklarda istenmeyen davranışları azaltmada
kullanılabilecek ABC analizi ve Davranışsal Sonuçlar adı altında iki
yaklaşımdan söz edilecektir.
Davranışın ABC’si
Burada yer alan sembollerin anlamı şöyledir:
A: (Antecedent) Öncül (davranıştan önceki olaylar)
B: (Behavior) Davranış (burada istenmeyen davranış)
C: (Consequence) Sonuç (davranıştan sonra ortaya çıkan)
Bu tekniğe göre, davranışı anlayabilmek için öncülünü, davranışın
kendisini ve sonucunu incelemek gerekir. Buna göre, herhangi bir
istenmeyen davranışın (B) önceki olaylarının ve sonuçlarının
değiştirilmesiyle davranışın ortaya çıkma sıklığı değiştirilebilir.
Davranışın ABC analizinde danışman anne-babadan çocuğun istenmeyen bir
davranışının ortaya çıkmasından önce neler olduğunu kaydetmesini ister.
Anne-baba, evde ya da dışarıda belirli durumları örnekler. Bu örnek
olayda istenmeyen davranışın öncesinde çocuğun yaptığı ve söylediği
şeyleri açıkça tanımlar. Bu tanımlamalardan hareketle danışman yaşanılan
olayların örgüsünü daha iyi kavrama fırsatı bulur.
Anne-babadan, çocuğun davranışının sonucunda ortaya çıkan olayları da
kaydetmesi istenir. Burada amaç, davranış öncesi ve sonrasında ortaya
çıkan davranışlarla, istenmeyen davranışın ortaya çıkması arasındaki
ilişkiyi bulmaktır. Bazen anne-babalar, istenmeyen davranışı engellemeye
çalışırken farkında olmadan, o davranışı pekiştirebilirler. Sonuç
olarak, istenmeyen davranışın ortaya çıkma sıklığını artırabilirler.
Örneğin, baba masasında çalışırken çocuğun dersini yapmasını
beklemektedir. Çocuk babasının kendisini dışarı göndermesini sağlayacak
şekilde gürültü çıkarmaya başlar. Baba “çık dışarı!” der. Böylece çocuk
amacına ulaşmış olur. Çocuğun istenmeyen davranışına karşılık olarak onu
dışarı gönderen babanın bu şekilde göstereceği tepki, çocuğun aynı
şekilde sürdürmesine neden olabilir. Bu örnekte baba, istenmeyen
davranışı yanlışlıkla pekiştirmiştir. Çocuk gelecek sefer dışarı çıkmak
istediğinde, yine gürültü yapmaya devam edecektir. Bu tür durumlarda
yapılması gereken şeylerden biri, uygun olmayan davranışı, uygun
davranışı ödüllendirmenin işareti olarak kullanılabilir.
Davranışsal Sonuçlar
Bilindiği gibi, davranışsal sonuçlar pekiştirme ve ceza olarak ikiye
ayrılmaktadır. Bunlardan pekiştirme, olumlu ve olumsuz olmak üzere
ikiye, ceza ise, 1. tür ceza ve 2. tür ceza olmak üzere yine ikiye
ayrılmaktadır. Herhangi bir davranışın yapılma sıklığını artıran her
türlü uyaran pekiştireç olabilir. Yapılma sıklığını azaltan uyaranlar
ise cezadır.
Olumlu Pekiştirme
Bir davranışın sonucunda, ortamda bulunmayan bir uyarıcının ortama
katılması ve bu uyarıcının o davranışın tekrarlanma olasılığını
artırması durumuna olumlu pekiştirme denmektedir. DEHB olan çocuk için,
neye olumlu pekiştireç verildiğini bilmek önem taşır. Örneğin, “silgini
kardeşinle paylaşman hoşuma gidiyor” ya da “yolda yürürken bağırman ve
çığlık atman hoşuma gitmiyor” denilebilir. Aile istenilen davranışların
sonuçlarını çocuğa açıklamalıdır. Çocuk istenilen davranış yapmanın
sonucunu bilmek ister.
İstenmeyen davranışlar dikkat çekmek amacıyla yapılıyorsa görmezlikten
gelinmelidir. Çocuk kendi hakkında duyduğu olumsuz ifadeler nedeniyle
iyi olmaya çalışmaktan vazgeçmiş olabilir. Çocuğun kendi hakkında
duyduklarını “kötü”den “iyi”ye doğru değiştirmek gerekir. Böylece çocuk,
daha fazla cesaret kazanabilir.
Dikkat edilmesi gereken başka bir nokta, çocuğa nasıl bir ödül
verileceğidir. Bunun için pekiştireç mönüsü hazırlamakta yarar vardır.
Ödüllerin çok büyük tutulması doyma noktasına ulaşmayı hızlandırır.
Zamanla, ödül için bir şey yapmak sorunu ortaya çıkar. Ödülleri çocuğun
yaşına, cinsiyetine ve kültürel özelliklerine göre ayarlamak gerekir.
Eğer anne-baba ödülü, çocuğun sessiz kalmasını sağlamak için rüşvet gibi
verirse ödül çekiciliğini yitirir. Ödül için davranış yapılır hale
gelir. Zamanla ödüller de değerini yitirir ve daha büyük ödüller
beklenmeye başlar. Ödülleri zaman zaman değiştirmekte yarar vardır.
DEHB olan çocuklar sabırsız ve dürtüsel oldukları için ödüllerin mümkün
olduğu kadar davranış ortaya çıktıktan hemen sonra verilmesi gerekir. Bu
çocuğa, ödülünü almak için iki gün beklemesini söylemek hiç uygun
değildir. Bu tür çocuklarda ödülün yanı sıra cesaretlendirmenin
kullanılması da yararlı olacaktır.
Ceza
Ceza iki türlü uygulanabilir; 1. tür ceza çocuğa olumsuz bir uyaran
vermektir. 2. tür ceza ise, çocuğu istediği bir şeyden mahrum etmektir.
Elbette davranış değiştirmede esas olan, olumlu pekiştirmedir.
Pekiştirmenin etkilerinin neler olabileceği kestirilebilir. Ancak,
cezanın etkilerini kestirmek güçtür. Ceza, yeni ve istenilen
davranışların öğrenilmesini sağlamaz; sadece eskilerin bastırılmasını
sağlar. Ceza DEHB olan bir çocuğa sürekli olarak kullanıldığında çocuk
inatlaşabilir, duyarsızlaşabilir, saldırganlaşabilir, cezanın
oluşturduğu olumsuz etkileri tüm davranışlarına genelleyebilir. Bir
çocuk cezalandırıldığında “bir daha yapma!” mesajı alır, ancak kendisine
ne yapacağı konusunda bir alternatif sunulmaz.
Cezanın hiç kullanılmaması biraz ütopik olabilir. Herhangi bir şekilde
cezanın kullanıldığına şahit olabiliriz. Önemli olan, cezanın zararsız
ve etkili olabileceği durumları belirlemektir. İstenmeyen davranışın
sonradan tekrar ortaya çıkmasına ve tamamıyla yok edilememiş olmasına
rağmen, anne-babalar geçici olarak istenmeyen davranışı azaltabileceği
için sıklıkla fiziksel cezaya başvururlar. Fiziksel ceza tüm çocuklara
olduğu gibi, DEHB olan çocuklara da kesinlikle uygulanmamalıdır.
Simgesel Ödül Sistemi
Simgesel ödül (token economy), okuldaki öğretim programının veya evde
beklenen davranış içeriğinin çocuğun yapacağı biçimde düzenlenmesi ve
çocuğun göstereceği ilerlemelere göre güçlü pekiştireçlerin anında
verilmesini sağlayan bir pekiştirme sistemidir. Amaç, davranışla
pekiştireç arasına başka bir şey girmeden davranışları güçlü
pekiştireçlerin izlemesini sağlamaktır. Böyle bir sistem, eğer evde ve
sınıftaki pekiştireç sistemi, davranışları denetlemede öğretimsel
amaçları gerçekleştirmekte yetersiz uygulanabilir.simgesel ödül sistemi
yapaydır. Güdülenmenin doğal bir uygulaması değildir. Diğer doğal
pekiştirme sistemlerinin işe yaramadığı durumlarda simgesel ödül sistemi
devreye sokulabilir. Ancak, unutulmamalıdır ki, gerektiğinden daha
güçlü pekiştireçler kullanmak yanlış sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle
gerçekten gereksinim varsa simgesel ödül sistemi kullanmalı ve
gereksinim bittiği anda doğal pekiştireçlere geri dönülmelidir.
Bu sistemde, istenilen tepkileri gösteren çocuklara, aferin demek, şeker
vermek ve oyun oynamasına izin vermek yerine, pekiştirici olarak puan
veya fiş, marka gibi nesneler verilir. 4-7 yaş için marka ve fişler,
8-11 yaş için puan sistemi daha uygundur. Çocuk bu simgesel ödülleri
toplayarak daha sonra gerçek ödüle dönüştürür. Gündelik hayatta paranın
kullanımı simgesel ödül sistemine benzetilebilir. Para temel ihtiyaçları
doyurmamakta, ancak, istenilen nesnelerle değiş tokuş yapılmaktadır.
Simgesel ödüller de istenilen nesne ya da davranışlarla
değiştirilebilir. Örneğin, öğretmen bir öğrenciye istenilen her
davranışı gösterdiğinde bir marka vermekte ve on marka biriktiren
öğrenci markaların karşılığında istediği bir ödülü elde etmektedir.
Tepki Bedeli
Verilmiş olan pekiştireçlerin 2. tür ceza uygulanarak geri alınması,
tepkinin bedelidir. Sınıfa geç gelen öğrencinin teneffüse çıkarılmamsı,
yanlış yere park eden araç sürücüsüne ceza yazılması tepki bedeline
örnek verilebilir. Bu teknikte istenmeyen davranışı kazanılmış olan
pekiştireçlerin geri alınması izler. Simgesel ödül sistemi ile birlikte
rahatlıkla kullanılabilir. Uygun davranışı gösterdiği için simge
kazanır, yanlış davranışı gösterince pekiştireçlerin bir kısmı geri
alınır. Tepki bedeli aşağıdaki durumlarda kullanılır:
1.istenilmeyen davranışı devam ettiren pekiştiriciyi saptamak olanaksız ise,
2.davranışın sıklığı ve şiddeti derhal değiştirmeyi geciktirecek kadar büyük ise,
3.olumlu pekiştirme işlem süreçleri tekrar tekrar kullanıldığı halde başarısız olunmuş ise,
4.tepki uzun süre için bastırılmamı ise.
Anne-baba ya da öğretmenler, DEHB olan çocuğun istenmeyen davranışları
çok olduğunda tepki bedelini aşırı kullanırlar. Olumlu pekiştirme
yeterli değilse, çocuğun stres düzeyi ve kızgınlığı artabilir.
Öğrenciler başarı deneyimi geçirmelidirler. Diğer bir deyişle,
öğrencileri sadece yapmalarını istemediğimiz şey için cezalandırmak
yerine, yapmalarını istediğimiz şey için sürekli pekiştirmek çok
önemlidir. Tepki bedeli tekniğinin dürtü kontrolünü sağlayamama gibi
DEHB belirtilerini azalttığına yönelik kanıtlar vardır. DEHB olan
öğrencilerde etkili olduğu bulunmuş spesifik bir tepki bedeli
programında her günün başında belirli bir dizi puan verilir. Bir kural
ihlal edildiğinde puanlar geri alınır. Böylece çocuklar, puanlarını
devam ettirmek için kuralları ihlal etmekten kaçınmak zorunda kalırlar.
Belirli bir süre ya da günün sonunda, öğrencilere kazandıkları somut bir
ödüle veya bir imtiyaza dönüştürmek için fırsat verilir.
Dikkat Eksikliği Neden Olur?
Dikkat Eksikliği – Dikkat Eksikliği Nedenleri – Dikkat Eksikliği
Belirtileri – Dikkat Eksikliği Tedavisi – Dikkat Eksikliği Hakkında
Dikkat eksikliği bir diğer adıyla dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite
bozukluğu çocuklar ve ergenler için oldukça önemli bir sorundur. Dikkat
eksikliği çeken bir bireyin okul ve sosyal yaşamında büyük sorunlar
yaşaması söz konusudur. Dikkat eksikliği çocukların ve ergenlerin
yaklaşık %10’unda görülmektedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu rahatsızlığının birtakım
belirtileri vardır. Bu belirtiler, aşırı hareketlilik, dikkatin
toplanamaması ve dürtüselliktir.
Dikkat eksikliğinde bu üç belirti aynı anda görülebilir. Bazı durumlarda
ise sadece dikkat eksikliğini ve hiperaktiviteyi tetikleyen dürtüsellik
ön plana çıkar.
Bir kişide dikkat eksikliği ve hiperaktiviteden bahsedilebilmesi için
söz konusu belirtilerin 7 yaşından önce görülmesi gerekmektedir. Bu
belirtilerin her ortamda görülmesi, sürekli olarak kendini tekrar etmesi
ve günlük yaşamı etkileyecek boyutta olması kişide dikkat eksikliğinin
olduğunu göstermektedir.
Dikkat eksikliğinin oluşmasına neden olan birçok faktör vardır. Fakat
dikkat eksikliğinin oluşmasına neden olan durum anne ve babadan
kaynaklanmaktadır. Dikkat eksikliği yaşayan çocukların anne ve babaları
da bir dönem aynı sorundan muzdarip olmuştur. Anne ve babaların
zamanında bu sorunu yaşamasına rağmen doktora gitmemesi, hastalığın
genetik olarak devam etmesine neden olabilmektedir. Birçok ebeveyn
çocuklarının hiperaktive belirtileri göstermesini normal karşılaması, bu
hastalığın tedavi edilmesinin önüne geçmektedir.
Dikkat eksikliğinin oluşmasına neden olan bir diğer etken de doğum
anıdır. Doğum sırasında çocuğun beyninde ufak da olsa bir sorun oluşması
beynin fonksiyonunu etkileyemeye yetmektedir.
Hiperaktivite yaşayan çocukların ve gençlerin küçük yaşlarda beyne hasar
veren enfeksiyonlar yaşadığı bilinmektedir. Bu rahatsızlıklar beynin
dikkat fonksiyonunu etkilemektedir. Ayrıca kafa travmaları gibi durumlar
da çocukların hiperaktivite ve dikkat eksikliği yaşamasına neden
olmaktadır.
Dikkat eksikliği çocukların ve ergenlerin gelişim sürecini de
aksatmaktadır. Dikkat eksikliği yaşayan çocukların olgunlaşması daha
sonra görülmektedir. Dikkat eksikliği sorunu genelde 13-14 yaşlarına
kadar devam etmektedir. Bu hastalığın ileri yaşlarda devam etme
olasılığı oldukça düşüktür.
Dikkat eksikliği, doktorlar tarafından beynin yapısal değil fonksiyonel
bir rahatsızlık sonucunda oluştuğu şeklinde yorumlanmaktadır. Çevresel
ve genetiksel faktörlerle birlikte hastalığın ilerlediği
gözlemlenmektedir. Küçük yaşlarda tedavi edilebilen bu hastalık erken
önlem alındığında devamlılık göstermemektedir.